İlk meclisi gezerken çok duygulandı. Atatürk’le arkadaşlarının oturduğu sıralara dokundu. Duvardaki resimlere uzun uzun baktı. Atatürk’ün Kurtuluş Savaşını yönettiği yerleri gördü. Polatlı’daki Duatepe’ye çıktığında savaşın nasıl zorlukla kazanıldığını daha iyi anladı. Yüreğinde bir kuş çırpınıyordu sanki. Yurdumuzun işgali... Halkın yoksulluğu...
“Eğer kelebekleri görmek istiyorsam birkaç tırtıla katlanmam gerek. O kadar güzel görünüyorlar ki… Yoksa kim ziyaret eder beni? Sen uzaklarda olacaksın. Büyük hayvanlara gelince… Hiç korkmuyorum onlardan. Benim de pençelerim var.
Cennet gibi bir yaşam nasıl cehenneme çevrilir ? İşte gözünü hırs bürümüş eşeklerin yol açtığı olayların ve başlarına gelenlerin ilginç hikâyesi…
Dünya sadece yaşadığımız evden, oyun oynadığımız parktan, mahalleden, içinde yaşadığımız şehirden mi ibarettir ? Yoksa başka yaşamlar, başka âlemler ve keşfedilmeyi bekleyen güzelliklerle mi doludur dünya ?
Kimi uzaya gitti, kimi felaket anlarında başkalarının hayatını kurtarmak için kendini riske attı. Cesur bir yüreğe sahip olmak ayrıcalıktır. Onlar cesur bir yürekle doğarlar.